ÇOCUKLARDA ALERJİK HASTALIKLAR
Bağışıklık sistemimizin rol oynadığı hastalıklar ile ilgili ortaya çıkan belirtiler hayatın ilk aylarında ortaya çıkar. Bu belirtiler birbirinden oldukça farklıdır. Atopik yürüyüş çocukluk dönemine özgüdür. Alerjik hastalıkların ortaya çıkışını gösterir. Bu tanımlamaya göre ilk aylarda çoğunlukla ek gıdaya başlanılan dönemde çocuklarda cildinde egzema türü lezyonlar ortaya çıkabilir. Atopik dermatit olarak adlandırdığımız bu hastalıkta, cildin bariyer fonksiyonlarında bozukluk sonucu su tutma özelliği kaybolur. Bunun sonucunda ciltte kuruluk ve kaşıntı meydana gelir. Atopik dermatit, atopik yürüyüşün ilk basamağında yer alan hastalıklardan biri olarak ileriki yaşlarda çocuğumuzun diğer alerjik hastalıklarının gelişimi için öncü belirtilerden biri olarak kabul edilir. Atopik dermatit ile benzer dönemlerde besin alerjileri ilk bulgularını verebilir. Çoğunlukla inek sütü ve yumurtaya bağlı olarak ortaya çıkan besin alerjileri atopik dematit hastalarının yarısında da bulunabilir. Bu nedenle egzema ile başvuran hastaların mutlaka besin alerjisi yönünden değerlendirilmesi gerekmektedir. Besin alerjileri çoğu zaman çocukluk döneminde başlar. Bazı besinlere karşı gelişen alerjiler zamanla düzelebilir. Bazıları ise ne yazık ki yaşam boyu devam edebilir. Belirtileri de hafif ürtiker gibi olabileceği gibi ağır yaşamı tehdit eden ANAFİLAKSİ’de görülebilir.
Çocukluk döneminde tanı konulması elzem olan diğer bir hastalık grubu da bağışıklık sistemimizin yetmezliğine (primer immün yetmezlik hastalıkları) bağlı ortaya çıkan hastalıklardır. Antikor yetmezliği ya da hücresel elemanların yetmezliğine bağlı bulgular hayatın ilk aylarında görülür. Tekrarlayan ve tedaviye dirençli enfeksiyon hastalıkları uyarıcı niteliğinde olan durumlardır. Akraba evliliğinin çok olduğu ülkemizde sık görülmektedir. Bu dönemde erken tanı konulması çok önemlidir. Bilimdeki ilerlemeler sayesinde bu hastalıklar için yeni tedavi metotları (kemik iliği ve kök hücre nakli, gen tedavisi) ile başarı sağlanmaktadır.
Ürtiker (kurdeşen) çocuklarda oldukça sık görülmektedir. Genellikle enfeksiyonlara bağlı olarak gelişirken besin alerjilerinin de bir bulgusu olabilir. Ürtiker’in kronik formu ise (kronik ürtiker) adolesan döneminde ve erişkinlerde görülür. Ürtiker bazen anjioödem ile birlikte görülebilir. Kalıtsal özelliği olan ve “herediter anjioödem” olarak adlandırdığımız ataklar sırasında oldukça ciddi sonuçları olabilen bu hastalığa tanı konulurken çok dikkatli olunmalıdır.
Okul öncesi dönemde astım benzeri semptomlar (öksürük, nefes darlığı, hışıltı, vb) sık görülmektedir. Ailelerde astım endişesi doğurmaktadır. Ancak bu dönemde astım tanısı konulması hekimler için çok kolay olmamaktadır. Bu hastaların hangisinin astım olacağına dair belirteçler kısmen doktorların işini kolaylaştırsa da yanılma olasılığı hala yüksektir. Astım ilaçları ile semptomlardan fayda görülmesi ve hastalığın kontrol edilmesi mümkün olabilmektedir. Ailelerdeki endişe ise tüm bunlara rağmen devam etmektedir. Okul öncesi astım benzeri şikayetleri olan çocukların büyük çoğunluğu beş yaşından sonra düzelmektedir. Az bir kısmında ise astım ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde sigara dumanı solunum yolu problemlerinin en önemli sebebidir. Bu konuda sıfır tolerans gösterilmelidir.
Alerjik rinit çocuklarda kronolojik sıra açısından astımdan daha önce belirti vermeye başlayabilir. Aeroalerjen duyarlılığı (ev tozu, polen, mantar vs) ve klinik bulgular ile kolayca tanı konabilir. Ancak bu döneme özgü burun tıkanıklığı ve rinit semptomu ile başvuran hastalarda adenoid vejetasyon (geniz eti) ailelerde ikilem yaratmaktadır. Ameliyat mı? İlaç tedavisi mi? Hekimler de bu ikilemi çözmeye çalışırlar. Her zaman olduğu gibi çocuğumuzun yaşı büyüdükçe bu sorunların kaynağı netleşmeye başlar. Burada en önemli husus kulak burun boğaz uzmanları ile alerji ve immünoloji uzmanlarının birlikte karar vermelidirler. Çünkü bu dönemde çoğunlukla orta kulak iltihaplanması görülmektedir. Burun iç yapısındaki değişikliklerin meydana gelmesi ile kulaklarımızda bu süreçten etkilenmektedir. Her iki uzmanlık alanının konu ile ilgilenmesi bu açıdan da önemlidir. Uzun süre burun tıkanıklıkları damak ve diş yapısında değişiklikler de yapabilir.
Çocuğumuz büyürken sahip olduğu hastalıkların tedavisi açısından da yardım gerekir. Astım ilaçları özel aracı cihazlar ile kullanılmalıdır. Uygun teknikler kullanılmadığı zamanlarda hastalığın kontrolü sağlanamayabilir. Eğitimin önemi bu dönemde oldukça fazladır. Astım dışında besin alerjisi olan çocuklar özellikle anafilaksi geçiriyorlarsa çok dikkatli olunmalıdır. Kazara besin alımı riski çocuğumuz büyüdükçe artmaktadır. Okulda, kantinlerde ve restoranlarda servis sağlayıcıların bu konuda bilgi sahibi olmaları gerekmektedir. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde halk sağlığı sorunu olarak kabul edilmiştir. Bu çocuklarımız yanlarında mutlaka ilk müdahale için adrenalin oto-enjektör taşımaları gerekmektedir. Tabi bir de gerektiğinde bu ilacı yapacak kişi. Sorunlar zamanla çözülecektir.
Alerjen immünoterapisi (aşı tedavisi) çocuklarda daha başarılıdır. Bu dönemin az sayıdaki avantajlarından biridir. Polen alerjisi olan alerjik rinitli hastalarda immünoterapi uygulaması daha etkin olmakta ayrıca astım gelişme riskini de azaltabilmektedir.
Görüldüğü üzere hemen hemen alerjik hastalıkların tamamı çocuklarda belirti vermekte ve tanı almaktadır. Bu süreçte bu döneme özgü zorluklar yaşanabilir. Bazı hastalıkların geçiyor olması sevindirici olan tarafıdır.
ALERJİ DOKTORUMU NASIL SEÇMELİYİM
Alerjik hastalıklara bağlı görülen semptomlar diğer bir çok hastalıklarda görülenler ile benzerlik gösterebilir. Etkilenen organa özgü bulgulara bağlı olarak bazen tanı konulması oldukça kolayken, bazı durumlarda özel işlemlerin yapılması ve deneyim gerektirmektedir. Alerjik hastalıklar çoğu zaman kronik olduğu için uzun süreli olarak takip edilmesi gerekir. Bazı hastalık gruplarının da kendine özgü zorlukları bulunmaktadır. Solunum yolu ile gelişen sorunlarda
- Hışıltı
- Göğüste sıkışma hissi
- Öksürük
- Nefes Darlığı astım belirtisi olabilir.
Uzun süren ve geceleri artan öksürükler astım için önemli bulgulardır. Ayrıca efor sırasında, gülme, ağlama ile ortaya çıkan öksürükler astım bulgusu olabilir. Bu bulgular astım hastalığına işaret etmekle beraber bazı hastalıklar seyrinde de görülebilir. Yabancı cisim aspirasyonlarında, gastroözafagal reflü hastalığında, bazı kalıtsal hastalıklarda da görülebileceğinden ayırıcı tanı dikkatle yapılmalıdır.
Astım öykü ve bazı laboratuvar incelemeleri ile kolayca konulabilir. Ancak tanı alerji ve immünoloji uzmanı tarafından doğrulanmalıdır. Takip ve tedavisi konusunda ilgili branş (pediatri, aile hekimi ve dahiliye) hekimleri tarafından yapılabilir.
Besin alerjisi çoğunlukla çocuklarda başlar. Besin alımı sonrası ortaya çıkan
- Ciltte kaşıntı, kızarıklık ve şişlik (ürtiker)
- Karın Ağrısı
- Bulantı, kusma
- Kanlı ishal
- Yutma güçlüğü
- Göğüste yanma hissi
gibi semptomlar besin alerjisine işaret edebilir. Besin alerjileri farklı mekanizmalar ile ortaya çıktığı için bazı belirtiler aniden gelişir. Basit ürtiker gibi olabileceği gibi sistemik olarak ciddi reaksiyonlar yani ANAFİLAKSİ de gelişebilir. Bu hastalarda cilt bulguları ile beraber solunum sistemi (öksürük, nefes darlığı, hışıltı, burun akıntısı, hapşırık vb), dolaşım sistemi (bayılma, morarma, çarpıntı), sindirim sistemi (bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal) bulguları görülebilir. Besin alımı sonrası geç (saatler, günler sonra) çıkan belirtiler (kanlı ishal, egzema türü cilt lezyonları, göğüste yanma hissi) de olabilir. Atopik dermatit, eozinofilik özafajit, proktokolit sendromları bu grupta yer alır.
Besin alerjilerinde tanısal işlemler ani gelişen reaksiyonlarda sonuç verir. Ancak bu testlerin yapılması mutlaka alerji ve immünoloji uzmanı tarafından yapılmalıdır. Bu hastalıklar oldukça risklidir. Test işlemleri sırasında ciddi reaksiyonlar gelişebilmektedir. Diğer yandan besin alerjisi tanısı için yapılacak testlerin tek başına tanısal önemleri azdır. Deneyimli alerji uzmanı tarafından uzun bir süreç ve tetkikler sonucunda karar verilebilir. Çünkü yanlış konulacak tanılar gereksiz yere besin eliminasyonuna neden olmaktadır. Çocukların büyüme gelişmeleri olumsuz etkilenmektedir.
Geç tip reaksiyonlar sonucu gelişen alerjik reaksiyonlar ise tanıda en zorlanılan grubu oluşturmaktadır. Bu süreçte cilt testleri ve serumda alerjene özgü IgE bakılmasının çoğu zaman anlamı bulunmamaktadır. Gereksiz yere bir çok test yapılması hem ekonomik hem de tıbbi açıdan hastalarımızı zor durumda bırakmaktadır.
Alerjik rinit en sık görülen alerjik hastalıktır. Hastalarımız genellikle burunda
- Akıntı
- Hapşırık
- Kaşıntı
- Tıkanıklık ve
- Kanama şikayeti ile başvururlar.
Alerjik rinit hastalığını küçümsememek gerekir. Tedavi edilmediğinde yaşam kalitesi üzerine olumsuz etkileri bulunmaktadır. Çoğu zaman astım ile birlikte olduğu için eğer tedavisi ihmal edilirse astım tedavisinde de başarı sağlanamayacağı unutulmamalıdır.
Ürtiker ve anjioödem sıklıkla beraber görülebilir. Ancak ürtiker olmadan anjioödem ataklarının olması “herediter anjioödem” tanısını akla getirmelidir. Bazen bu ataklar karın ağrısı şeklinde de olabileceği unutulmamalıdır.
Atopik dermatit çoğu zaman ek gıdaya başlandığı dönemlerde belirtileri görülmeye başlar.
- Ciltte kızarıklık (yanaklarda, kol ve bacakların dış yüzeyinde)
- Kaşıntı
- Kabuklanma görülebilir.
Cildin nemlendirilmesi yanında lokal uygulanan ilaçlar (kortizon gibi) ile kontrol altına alınabilir. Ancak tedaviye yanıt alınamadığı durumlarda doktorunuzla tekrar görüşmelisiniz. Besin alerjisi, enfeksiyonlar ve egzama ile seyreden bağışıklık sistemine ait yetmezlikler bulunabilir. Hem ayırıcı tanı hem de tetikleyiciler açısından doktorunuz yeniden değerlendirecektir.
Egzersiz sırasında ve sonrasında nefes darlığı, öksürük ya da baygınlık geçirdiğinizde mutlaka alerji ve immünoloji uzmanına başvurmalısınız.
İlaç alerjileri beklenmeyen reaksiyonlar olarak görülebilir.
Ani gelişen reaksiyonlarda anafilaksi bulguları görülebilir. Geç reaksiyonlar basit cilt döküntüleri şeklinde olabileceği gibi ağır da olabilir. İlaç alerjileri çoğunlukla yanlış tanımlanmakta halk arasında sık görüldüğü düşünülmektedir. Gerçek ilaç alerjisi oranı ise oldukça düşüktür. Uzun süren ve deneyim gerektirdiği için alerji ve immünoloji uzmanı sizin gerçekten ilaçlara karşı alerjinizin olup olmadığınızı söyleyebilir.
Ürtiker ataklarınız 6 aydan daha uzun sürüyorsa kronik ürtiker söz konusudur. Nedenleri ve tedavi açısından farklılıklar gösterdiği için mutlaka deneyimli alerji ve immünoloji uzmanının önerilerine ihtiyacınız olacaktır.
Unutmayınız!
- Deri testleri her yaşta yapılabilir. Rastgele kişiler tarafından test yapılması hem sizin sağlığınız hem de ekonominiz için zararlıdır.
- Alerjik hastalıkların tanısı hiçbir zaman sadece testler ile konulamaz.
- Alerjik hastalıkların tedavisinde hekim-hasta işbirliği önemlidir.
- Sizin hastalıklar konusunda eğitiminiz başarı şansını çok artırır
- Çevresel kontrol önlemlerini lütfen önemseyiniz. Bu konuda taviz vermeyiniz.
GEBELİK VE ALERJİK HASTALIKLAR
Hamilelik döneminde hiç bir ilacın kullanılmasını arzu etmiyoruz. Ne yazık ki çoğu zaman bu mümkün olmamaktadır. Uluslararası kılavuzlar astımı olan hamile kadınların astım ilaçları ile tedavi edilmelerinin, astım belirtilerinin ve astım ataklarının olmasından daha güvenli olduğunu önermektedir. Yani hamilelik sırasında astımın yeterli şekilde kontrol altında tutulmasının hem annenin hem de bebeğin sağlığı açısından daha önemli olduğunu söyleyebiliriz. Gebelik sürecinin bazı astımlı hastalar üzerinde olumlu etkisi olabileceği gibi, bazı astımlı hastalar üzerinde de olumsuz etkisinin olabileceği unutulmamalıdır. En riskli dönem hamileliğin ikinci üç aylık sürecidir. Diğer yandan iyi kontrol edilemeyen astımlı hastalarda gebelik komplikasyonlarında da artış görülmektedir.
Hamilelikte astım kontrolünü nasıl sağlayabilirim?
İyi bir astım kontrolü hem anne hem de bebeğinizin sağlığı için çok önemlidir. Gebelik sürecinde özellikle bebeğin ihtiyacı olan oksijen desteğinin sağlanabilmesi için astımınızın kontrolünün iyi olması gerekmektedir. Bunun için;
- Düzenli kontrollerinizi yaptırın
- Eğitim; Hasta-hekim işbirliği çok önemli
- Astımınız kötüleştiren tetikleyicilerden kaçının
- Uygun ilaç tedavisi alın
Alerjenlerden ve tetikleyicilerden kaçınma özellikle gebelik döneminde daha sıkı olmalıdır. Sigara dumanına kesinlikle maruz kalmamalısınız.
Astım kontrolü hekiminizle iyi işbirliği yaparak sağlanabilir. Kullanmakta olduğunuz tüm ilaçları gözden geçirin. Zararsız gibi görünen vitaminler ve bitkisel ürünler bebeğiniz için sakıncalı olabilir. Her hangi bir ilacı almadan önce mutlaka doktorunuza danışın. Sadece doktorunuzun önerdiği ve reçete ettiği ilaçları kullanın.
Alerjen immünoterapisi (aşı tedavisi) gebelik döneminde başlanmamalıdır. Ancak daha önce başlandı ve idame dozuna ulaşıldıysa devam edilebilir.
Gebelik dönemimde alerjik rinit’e bağlı semptomlarda artış olabilir. Hamilelik döneminde meydana gelen hormonal değişiklikler sonucu burun semptomlarında artış olabilir. Eğer alerjisi varsa bunlardan korunma tedbirleri mutlaka iyi alınmalıdır. İlaç kullanılması gerekiyorsa doktoru ile birlikte karar vermesi gerekir. Gebelikten önce kullandığı antihistaminler ve kortizon içeren spreyleri kullanmasında sakınca yoktur.
Egzeması olan hastaların şikayetleri gebelik döneminde azalabilir. Bu dönemde gebelik hormonlarının antiinflamatuvar etkileri ile egzemalarda hafifleme görülebilir.
Ürtiker ve ürtiker benzeri döküntüler gebelik döneminde de olabilir. Doktorunuzun önerdiği şekilde antihistaminler bu dönemde kullanılabilir. Daha önce ürtiker şikayeti olmayan hastalarda gebeliğe özgü kaşıntı ve kızarıklıklar olabilir. Gebeliğin sonlanması ile bu şikayetler kendiliğinden düzelir.
SEYAHAT EDERKEN ALERJİ
Seyahat alerjisi olan hastalar için özel bir önem arz eder. İş ya da tatil amacıyla seyahate ederken alerjisi ile ilgili sorunların yaşanmaması sizin alacağınız önlemlere bağlıdır. Hastalarımız seyahat sırasında ve gideceği yerde karşılaşabileceği riskli durumlar için önlemler almalıdır. Örneğin gideceği yerin polen durumu ve kalacağı yerin özellikleri (iç ortam alerjenleri) ile yanına alacağı ilaçlar ve riskli durumlarda ihtiyaç duyabileceği tıbbi yardım konusunda bilgi sahibi olmalıdırlar.
Seyahat öncesi yapmanız gerekenler
- Öncelikle doktorunuzun önerilerini alınız
- Polen alerjiniz varsa gideceğiniz yerin polen durumu ile ilgili yerlerden bilgi alınız. Avrupa ülkeleri için polleninfo.org diğer ülkeler için www.wao.org, ülkemiz için www.aid.org.tr adresinden bilgi alabilirsiniz.
- İlaçlarınızı kontrol ediniz. Seyahatiniz süresince ilaçlarınızın yeterli olduğundan emin olunuz.
- Ev tozu akarı alerjiniz varsa alerjen geçirmeyen özellikle yastık, yatak ve yorgan kılıflarını yanınıza alınız.
- Evcil hayvanlar ile ilgili alerjiniz olduğunda gideceğiniz yerde bu hayvanlar konusunda tutumlarını öğrenin. Evcil hayvanların kabul edildiği yerlerde alerjenlere maruz kalabilirsiniz.
- Besin alerjiniz varsa gideceğiniz yerin yemek servisi konusunda bilgilendirme yapınız.
- Anafilaksi için adrenalin oto-enjektör taşımayı unutmayın.
- Sağlık hizmetlerinin hangi seviyede olduğunu öğrenin.
- Araç ile seyahat ederken polen ya da arı alerjiniz varsa pencereleri kapalı tutunuz.
- Arabanızda polen filtresinin olması sizi rahatlatır.